Canlıların yaşam döngüsü boyunca beslenme, önemli bir yer tutmaktadır. Fakat özellikle büyüme, gelişme ve yaşlılık gibi belirli dönemlerde beslenmenin rolü çok daha önemli hale gelmektedir. İnsan temelli tüm bu yaklaşımlara odaklanıldığında, bir bireyin var oluşu için gerekli olan doğurganlık faktörünün de beslenme açısından ele alınması gerekmektedir.
Üreme ve doğum sürecinde kadının payının ve rolünün erkeğe kıyasla ne denli büyük olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Gebelik öncesi, süresi ve sonrası boyunca annenin fiziki ve psikolojik sağlığı ve genel iyilik halinin bebek üzerindeki etkisini gösteren birçok çalışma mevcuttur. Annenin beslenmesinin de üreme sağlığı ve bebeğin gelişimi için son derece büyük önem taşıdığı yine yapılan araştırmalarla destekleniyor. Ancak yapılan son çalışmalar gösteriyor ki, gebelik döneminde doğru beslenme sadece annenin beslenmesi ve sağlığı ile ilişkili değil, aynı zamanda babanın beslenmesi, sağlık durumu ve döllenme öncesi sperm kalitesi ile de yakından ilgilidir. Ve bu durum sadece yenidoğanın yaşamı üzerinde değil, hayat boyu devam eden etkileri de içerisinde barındırmaktadır.
Toplum içerisinde yaygın olan, çocuğun sağlık durumu üzerinde etkili olan anne vurgusunun aksine, gebelik öncesi beslenme ve sağlık, hem kadın hem de erkek bireyi yakından ilgilendiren kavramlardır. Örneğin dengesiz ve düzensiz beslenme alışkanlıkları sonucu ortaya çıkan bir durum olan obezite, hem kadında hem de erkekte doğurganlığı azaltan bir faktördür. Yapılan çalışmalarda yine aynı şekilde beslenmenin temel nedenlerini oluşturduğu D vitamini eksikliği, hem kadında hem de erkekte infertilite (kısırlık) ile ilişkilendirilmiştir.
Peki hem gebelikte hem de doğan bebeğin tüm hayatı boyunca bu kadar etkili rol alan erkek beslenmesi ve sağlığı nasıl olmalıdır?
Erkelerin doğurganlıktaki rolünü pozitif yönde etkileyecek, doğru besinlerin tercih edildiği dengeli bir beslenme planına sahip olması hedeflenmelidir. Bu sayede,
- sperm yumurta etkileşimini sağlayan enzimlerin aktivitesini arttırmak
- sperm sayısını artırmak
- genel sağlığı da negatif etkileyecek bir durum olan oksidatif stresten korunarak spermlerin hızını arttırmak
- spermlerin yumurta içerisine girme oranını yükseltmek mümkündür.
Bu noktada, erkeklerde doğurganlığın arttırılmasını etkileyecek çeşitli beslenme tavsiyeleri ve ipuçları vardır. Yüksek posa alımı, düşük glisemik indeksli gıdaların tercih edilmesi, tekli doymamış yağ içeren yağlı süt ürünlerinin diyete dahil edilmesi, trans yağların tüketiminin azaltılması, düşük hayvansal protein alımı ve bitkisel kaynaklı demir alımının sağlanması beslenmede önerilen noktalardır. Bunlara ek olarak, günlük takviye olarak alınacak multivitaminler ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı da erkek tarafında doğurganlığı olumlu yönde etkileyecek öneriler arasında bulunmaktadır.
Makro besin öğelerinin yanında mikro besin öğeleri olan minerallerin de bu konuda önemli etkileri bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar kalsiyum alımının erkeklerin doğurganlığı üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Günlük beslenme düzeninde yeterli miktarda çinko, folik asit ve antioksidanların bulunmasının yanı sıra tütün ürünleri ve alkol kullanımının azaltılması da yine yapılan çalışmalar sonucu sağlıklı sperm sayısı ile ilişkilendirilmiştir.
Tüm bu bulgular ışığında sperm kalitesini arttırmayı ve erkeklerin doğurganlığa katkısını arttırmayı hedefleyen bir beslenme modeline dahil edilmesi önerilen besinlere şunlar örnek verilebilir:
- İstiridye
- Yumurta
- Domates
- Bitter Çikolata
- Somon
- Yaban Mersini ve Türevleri
- Keçiboynuzu
- Sarımsak
- Kabak Çekirdeği ve Fındık
- Kırmızı Et