Selülit Hakkında
Selülit, yağ dokunun vücudumuzdaki belirli bölgelerde dengesiz dağılıp kümeleşmesinden kaynaklanan estetik bir sorundur. Kadınların çoğunda görünen bu sorun için çare olarak çeşitli kimyasal güzellik malzemeleri, jeller, masaj aletleri görülse de bunlara ek olarak beslenmenizde çeşitli besinlere yer vermek ile bu sorunu azaltmak mümkündür.
Bu yazıda, selülit ile ilgili aklınıza takılan tüm sorulara yanıt alabilecek, selüliti yakından tanıyarak hem oluşmaması için önlem alıp hem de var olan selüliti gidermek için yapmanız gerekenler konusunda bilgileneceksiniz.
Selülit Nedir ve Nasıl Sınıflandırılır ?
Selülit; tıbbi ismiyle jinoid lipodistrofi, cildin çukurlaşmarak engebeli hal alması ve “portakal kabuğu benzeri” görünmesi durumudur. Bu durumun temel sebebi cildin alt tabakalarındaki yağ hücrelerinin yapısındaki değişimdir. Yağ hücrelerinin çevresel, besinsel ve genetik faktörlerden etkilenerek dengesiz büyümesi; yağ ve bağ dokuyu bozmakta ve dış görünümü olumsuz etkilemektedir. Ayrıca selülitli bölgede kan akımı da azalmakta ve o bölgede sıvı toplanma riski artmaktadır.
Selülitin en sık görüldüğü bölgeler; kadınların karın ve kalça bölgeleridir.
Görünümün ciddiyetine göre ‘grade’ şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Grade 0 : selülit yok demektir.
Grade 1 : siz ayakta dururken bir sorun yoktur ancak herhangi bir hareket ya da oturma pozisyonunda iken bası etkisiyle cildin dalgalı, hafif çukurlu göründüğü durumdur.
Grade 2 : siz ayakta durup herhangi bir hareket ya da bası olmadan o bölgenin dalgalı, çukurlu görünmesi durumudur.
Grade 3 : siz ayakta dururken ve herhangi bir hareket ve bası yokken cildin derin çukurlaşmış olduğu, portakal görünümünün belirgin olduğu durumdur.
Selülit Neden Kaynaklanır?
Selülitin nedeni tam olarak bilinmemektedir ancak çok fazla faktörden etkilendiği belirtilmektedir. Bu faktörler: hormonlar, cinsiyet, yaşam tarzı, yaş, genetik yatkınlık ve vücut şeklini kapsamaktadır.
Hormonlar
Selülit yağ doku ile alakalı bir sorun olduğu için; yağ dokuda etkili insülin ve katekolaminler gibi hormonlar ilgili bulunmaktadır. Ayrıca, selülitin neredeyse sadece kadınlarda görülmesi nedeniyle, kadın seks hormonu östrojenin rol alabileceği düşünülmektedir. Selülit düzeyleri incelendiğinde; kadınların hamilelik ve menopoz gibi östrojen düzeylerinde değişiklikler yaşadığı zamanlarda durumun daha da kötü bir hal aldığı görülmüştür. Bununla birlikte, bu spekülasyona rağmen, hormonların selülit oluşumunda oynadığı rol henüz net olarak bilinmemektedir.
Cinsiyet
Selülit, tartışmasız kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir. Bunun nedenlerinden biri, kadın bağ dokusu ve yağ hücrelerinin derinin altında düzenlenme biçimindeki farklılıkları içermesindendir. Kadınların, cilt altında dikey olarak duran çok sayıda yağ hücresi vardır; hücrelerin üstleri bağ dokusu ile doğru açı yapmaktadır. Tersine, erkekler yatay olarak düzenlenmiş daha az sayıda yağ hücresi bulma eğilimini gösterirler, bu yüzden birbirlerine karşı düz durmaktadırlar. Bu, kadınlarda bulunan yağ hücrelerinin bağ bezine “poke” geçmesi ve cilt altında görülebilmesi daha olasıdır. Bu yapısal farklılıklar, selülitin neredeyse kadınların tamamında görüldüğünü açıklamaktadır.
Yaşam Tarzı
Selülitin görünümü, çevredeki dokularda sıvı birikimi ile daha da kötüleşebilir. Uzun süreli oturma sürelerinin kan akışını azalttığı ve selülite eğilimli alanlarda bu değişikliklere neden olduğu düşünülmektedir.
İltihaplanma
Başka bir teori, selülitin, kronik, düşük dereceli iltihaplanmanın neden olduğu bağ dokusu bozukluğu olmasındandır. Yapılan bazı çalışmalarda, selülitli dokuda makrofajlar ve lenfositler gibi kronik enflamasyonla bağlantılı bağışıklık hücrelerin bulunmuştur.
Selülit ve diyet ilişkisi
Araştırmalar farklılık göstermekle birlikte karbonhidrattan yoğun beslenme düzeni olan bireylerde selülit sorunun daha ileri seviyede olduğunu söylemektedir. Bu durum insülin hormonu ile ilişkilendirilmiş ve ; karbonhidrattan yoğun beslenmenin İnsülin hormonu düzeylerini artırabileceği ve toplam vücut yağında bir artış sağlayabileceği durumu belirtilmiştir.
Başka bir tez ise diyetteki tuz tüketimi ile ilişkilendirilmesidir. Diyette tuz miktarı arttıkça ödem riski artarcağından, bağ dokuda selülitli bölgenin fazla suyu tutarak kötüleşebilceği belirtilmiştir.
Selülitli görünümü gidermek için nasıl beslenilmelidir?
Tüm çalışmalarda kanıtlar düşük düzeyde olsa da; selülit sorununu en iyi şekilde yönetebilmek için diyetinizde karbonhidratları vücudunuzun ihtiyacından fazla almamaya, aldığınız karbonhidratların kaynaklarının işlenmemiş olmasına, rafine şeker ve tuz tüketimini kısıtlamaya dikkat etmeniz gerekmektedir. Ayrıca sağlıklı beslenmenin altın kurallarından en önemlisi olan yeterli sıvı tüketimi bu noktada da çok önemlidir. Yine düzenli tüketimi sağlayabildiğinizde bazı besinlerin selülit üzerindeki olumlu etkileri bulunmaktadır. Bunların başında ; ananas ve salatalık gibi liften bol ve su oranı yüksek besinler, yaban mersini gibi antioksidan kapasitesi yüksek besinler gelmektedir. Porsiyon kontrolüne dikkat ederek bu besinleri düzenli tüketmeniz durumunda selülitli görünümde azalma sağlayabilirsiniz.
Selülit için beslenme önerilerine daha detaylı bakmak isterseniz : https://renklidiyet.com/selulite-veda-etmek-hic-de-zor-degil linkine tıklayarak püf noktaları okuyabilirsiniz.
Selülitin tedavisi nasıldır?
Selülit için bilinen bir tedavi olmamasına rağmen, görünüşüyle ilgili endişeleri olan insanlar için geniş bir tedavi yelpazesi vardır.
Kremler ve Losyonlar
Birçok krem ve losyon selülit görünümünü azalttığını iddia etmektedir. Bu ürünlerdeki aktif maddeler genellikle kafein, retinol ve bazı bitki bileşiklerini içerir.
•Kan akımını arttırmak
•Cildin esnekliğini arttırmak
•Sıvının tutulmasını azaltmak gibi işlevleri sayesinde selülit görünümünü azalttıkları söylenmektedir. Ancak çok düzenli kullanılmadığında işe yaramadığı da belirtilmiştir.
Manuel Manipülasyon (Masaj)
Manuel manipülasyon yumuşak bir basınç kullanarak cilde masaj yapmak demektir. Bu sayede hücrelerdeki aşırı sıvının boşaltıldığı ve selülit görünümünü azaltmaya yardımcı olduğu söylenmektedir.
Gözlemsel çalışmalar, bu tekniğin kısa vadede selülit görünümünü azaltmaya yardımcı olabileceğini belirtmektedir.
Akustik Dalga Terapisi
Akustik dalga terapisi (AWT), selülite bağlı dokudan düşük enerjili şok dalgaları göndermektedir. Bunun kan dolaşımını artırmasına, sıvı tutma oranını düşürmesine ve yağın parçalanmasına yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Bazı çalışmalar AWT’nin selülit görünümünü azaltmada etkili olabileceğini bulunmuştur. Bununla birlikte, diğer çalışmalar hiçbir etki bulamamıştır ve sonuçlar karıştırılmıştır. AWT’nin etkili bir tedavi olup olmadığını anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Lazer veya Işık Terapileri
Yüksek güçlü lazer veya ışık temelli cihazlar, doğrudan non-invaziv bir prosedürle deride kullanılmakta veya daha invazif bir prosedürle derinin altında kullanılmaktadır.Şu ana kadar, invazif olmayan tedaviler çok başarılı olmamıştır.Bununla birlikte, invaziv lazer tedavisi üzerine yapılan çalışmalar selülit görünümünü iyileştirmeye yardımcı olabileceğini vurgulamaktadır.
İnvaziv lazer ışık tedavisinin, yağ hücrelerini eriterek ve cildi sıkıştıracak ve bunları engebeli hale getiren bazı bağ dokusu ile çalıştığı düşünülmektedir. Cildi gençleştirebilir ve kollajen üretimini artırabilir. Ancak bugüne kadar yapılan çalışmalar yeterli değildir. Daha fazla araştırma gerekmektedir.
Radyo Frekansı Tedavisi
Radyo frekansı tedavisi; cildin elektromanyetik radyo dalgalarıyla ısıtılması demektir. Çalışma prensibi tıpkı lazer terapisi gibi, cilt yenilenmesini ve kollajen üretimini teşvik ederek ve yağ hücrelerini parçalayacek şekildedir. Tedavinin yoğunluğu, radyo dalgalarının frekansını değiştirerek ayarlanabilmektedir. Sıklıkla masaj gibi diğer terapilerle birlikte de kullanılmaktadır. Diğer tedavilerde olduğu gibi yeterli kanıt düzeyi yoktur ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Diğer Tedaviler
•Takviyeler: Ginkgo biloba, Centella asiatica ve Melilotus officinalis dahil,
•Mezoterapi: Cilde vitaminlerin çok az miktarda enjekte edilmesi,
•Karbon dioksit tedavisi: cilt altına karbondioksiti verilmesi,
•Alt kesi: Cilt bağlayan bağ dokularını parçalamak için küçük kesikler yapmak,
•Varis çorapları : Sıvı tutma konusunda yardımcı olmak için kullanılabilir,
•Kollajen enjeksiyonları: Etkilenen bölgelere kollajen enjeksiyonu yapılması gibi yöntemlerdir.
Bununla birlikte, bu selülit tedavileri ile ilgili kanıt kalitesi genellikle çok düşüktür ve ne kadar etkili oldukları net olarak bilinmemektedir.
Selülit tamamen giderilebilir mi?
Selülitten endişeleniyorsanız, yukarıda tartışılan yöntemlerden bazıları görünümünüzü iyileştirebilmektedir. Bununla birlikte, halen uzun vadede etkili olduğu gösterilmiş hiçbir tedavi yoktur. Genel olarak, selüliti tamamen önlemek mümkün olmayabilir.
Eğer selülitiniz varsa ya da oluşabilecek riskiniz varsa yapmanız gerekenler; sağlıklı bir diyet, yukarıda bahsedilen yiyecekleri tüketmeye özen göstermek, yeterli su tüketmek, düzenli egzersiz ile kilo kontrolü sağlamak olacaktır.